Neydi aşk? Heyecanı diri tutan bir arzu mu yoksa sabrı fısıldayan bir erdem mi? Ya da şair ruhlu adamın, şiir duruşlu kıza söylediği düşsel sözler mi? Kim bilir belki de öyle ‘Önce biriktirilip sonra da harcanan bir şey değildi aşk. Zira birikirken biriktirmeden harcanan, harcanırken de harcandıkça biriken bir hakikatti…’ Âşık, ‘Hayal perdesinden binlerce sözcüğün, sayısız fotoğraf ve sonsuz dalgalanmaların’ koşarak gelip gözlerinin önünde raks ettiğini görüyordu. Ve ucu yanık mektuplarla usulca ...