Arkeoloji araştırmalarım esnasında, inanılırlığı sorgulanmayan, evrensel seviyede "bilimsel"
gözüken birçok "keskin ifadenin" aslında oldukça sezgisel, romantik ve keyfi kanılara
dayandığını gözlemledim. Batı'nın kültür tarihi ve arkeoloji disiplininde, özellikle 19. yüzyıl ve
20. yüzyılın ilk yarısında, sanki bir "yapının" öyle olmasını istediği için, belirgin anlatım
şemalarının hakikat kabul edildiğini, bu epistemenin de terminolojisi modernize edilerek
günümüze değin ...