Atatürk, istediği kadar “Yaşamda en doğru yol gösterici bilimdir” desin, bu özdeyiş, ne denli üniversitelerin duvarlarına kazınırsa kazınsın, oralarda bir süs bitkisi işlevini üstlenecek; yerini “bilim başka, uygulama başka” önyargısına, daha doğrusu saçmalığına, safsatasına bırakacak; beyinlere kaskatı yerleşen bu safsata da yükselme kaygısıyla ikonlaşıp yaygınlaşarak herkesi tutsak kılacaktı. Türk insanının, Türk hukukçusunun sorunu, hastalığın virüsü işte buydu: “Bu yapılan doğru mu?” sorusun ...