Yatak pencere kenarındaydı. Güneş çekilmiş, bahçedeki ağacın cama dayanmış yaprakları kötü bir haberi veriyormuş gibi hışırdıyordu.
Lambayı yaktım. Alışkanlık olsa gerek, perdeyi çekmek için, pencereye yöneldim.
"Çekme," dedi, elini kaldırarak. " Pencereyi de aç, hava girsin."
Perdeye giden elim pencerenin koluna kaydı. Açtım. Yaprakların hep bir ağızdan söylemeğe çalıştığı şey –her neyse- daha çok duyuluyordu artık. Hüzünlendim. Yaprak hışırtısı insanı hüzünlendirir mi? Evet hüzü ...