(...) Stefanos mezarlıktan koşarak ayrılan bekçinin arkasından meşum bir tebessümle baktı, ellerini ovuşturdu. Bu akşam şans yüzüne gülmüştü. Mezarcının çocuğu hasta olmasaydı, onu def etmek için başka numara bulması gerekecekti. Palavra boldu onda. Aslında bu akşam mezarlığa gitme niyeti yoktu. Ancak o gün defnettiği genç kadının kocası, mezara karısının çok sevdiği eşarbı bırakmıştı.
Stefanos, akşam yemeğinde bunu hatırlayınca, eşarba sahip olmak arzusuyla âdeta kendinden geçmiş ve ...