Alman dilinin yirminci yüzyılın ikinci yarısındaki en sarp şairi Paul Celan kendisini –Büchner’in Lenz öyküsünden alıp yenilediği bir metaforla– “ellerinin üstünde yürüyen”, anlaşılmamış biri olarak tanımlıyordu: O ellerinin üstünde yürüyenin yazdığı şey bu: O Isırgan-yazısını okumuş, Anla- şıl(a)mamış, ama başkalarını da tek anlayanın yazdığı. Bir “herumgeworfener” (dünyaya fırlatılmış) olarak “kelimelerin eşliğinde” yaşayan Celan’ın karşılaşmalar doğuran dil meridyeni, nihayet elinizdeki şiir ...