Zamanımızdan yüzlerce yıl öncesinde, Osmanlı ülkesinin cumbalı evlerinde, hanımeli kokulu bahçelerin mor sümbüllü köşelerinde, köpük beyazı yalıların sarmaşıklı hanelerinde sabun kokulu insanlar yaşardı. Gülünce gözlerinin içi güler, ağladıklarında vallahi en sahicisinden gözlerinden yaş gelirdi.
Kışın mangal başlarında toplanır, kömür ateşinde bol köpüklü kahveler kotarır, kahvelerini yudumlarken de birbirlerine hiç duyulmadık hikâyeler anlatırlardı. Yazın mehtaplı gecelerde, bahçedeki kuy ...