"Uçaktan inip bavullarımızı aldığımızdan bu yana neredeyse yarım saat geçmişti. Birlikte yolculuk yaptığımız herkes çoktan çıkıp gitmişti. Bizi almaya bir kamp görevlisi gelecekti. Onu beklediğimiz bekleme salonunda in cin top oynuyordu. Can ve benden başka kimsecikler yoktu.
Aniden klimalar durdu. Derken salonu aydınlatan lambalar yanıp sönmeye başladı. Etrafı garip, metalik bir koku sardı.
Can, heyecanla başını okuduğu kitaptan kaldırdı. Yüzüme endişeyle baktı: ‘Ezgi, sen ...