Abdullah dönüp ahşap sandalyeye oturdu.-Bir kıvılcım! Bir kıvılcım dahi çakamaz mıyız gardaş? Mehmet gelip Boyabatlının karşısında durdu.-Kıvılcımı çakmasına çakarız da gardaş. Bu kıvılcım, bunca kefereyi yakmaya yeter mi ki?Yıl 1914…Birinci dünya savaşının ayak sesleri yedi kıtadan duyulurken, memleketlerinden binlerce kilometre uzaktaki iki Osmanlı neferi vatanlarını korumak için bir plan yaptılar. İstanbul’u işgal etmek amacıyla yola çıkan haçlı ordularını durdurmak için göğüslerini sipe ...