Küçük bir Osmanlı sancağının esamesi okunmayan sıradan bir şehrine görünüşte basit bir olayın ardına düşmek için gelen iki yolcu, aslında dört yüz yıl önce başlamış bir hikâyenin izini sürdüklerinden habersizlerdi. Bozkırın ortasına kurulu şehrin en namlı hanına gelen adamlar sadece geçici bir barınağa değil, insanlar arasındaki güç ilişkilerini kökten değiştirecek bir hayalin, yarım kalmış bir hikâyenin tam ortasına yerleşiyorlardı. Aslında bu büyük hayalin yaktığı ilk kıvılcım harlanmadan ...