Neoliberalizmin mekâna, kente ve topyekûn coğrafyaya hücumu, "mekân-kimlik-ekoloji" eksenli bir siyaseti ve mücadeleyi de zorunlu kılıyor. Kentlerin kalbine doğru süren bu hücumla eş zamanlı olarak, kırda da benzer bir talan yaşanıyor. Yoksul halk yığınları, kentlerde kent dışına sürülürken kırda bu durum toprağından sürülme olarak gerçekleşiyor. Yerinden edilmeye ve belleksizleştirmeye karşı "kenti yeniden icat edebilme" hakkı ise tüm güncelliğini koruyor ve kendi kentlerimizi yapmak artık uzak ...