"Eskiden sözcüklere kulaç attırarak ışıl ışıl bir denizde yüzdürüyordum onları. Pervasızca. Şimdiyse fırtınalı bir denizde kimileri kara bir geminin bordasına çarpıp parçalanıyor, kimileri de küçük bir adacığın kumsalında soluk soluğa can veriyor. Yerlerini benim istemediğim onların istedikleri sözcüklere bırakmamı söylüyorlar. Üsteleyerek, olmadı baskıyla zorbalıkla. Hepsini salabileceğimi/salabileceğimizi hiç düşünmeden. Özgürce."
Adnan Özyalçıner, "bakmak yerine görmek" olarak tanımladığ ...