“Ben mi tablonun içine girmiştim yoksa o mu kendi dışına taşıp beni kapsamıştı? Hangisi olmuştu, şimdi de bilmiyorum; sadece kompozisyonun çevremdeki her şeye, pazara, pazarcılara, meyve, turp ve ıstakozlara, gözümün değdiği her şeye tamamıyla hâkim olduğunun ve bu hâkimiyetin, doğrudan sanatın gücü anlamına geldiğinin farkındaydım.” Ele aldığı eserleri okuyup binbir emekle inceleyerek “gerçekten” eleştiren, bu yüzden de edebiyat çevrelerince pek sevilmeyen eleştirmen İskender, bir sabah uyandığ ...