"Büyük bir huni getirin, onu kafama geçirin." Çaresiz, emir yerine getirilmiş. Kıymetli taşlarla süslü bir huni, deli oğlanın kafasına alkışlar arasında yerleştirilmiş. Deli oğlan, aynaya bakıp gülmüş. Sonra da, "Böyle olmaz" diyerek bir emir daha vermiş: "Siz de kafanıza birer huni takın. Hep beraber gülüp oynayalım." Aksakallı akıl danışmanları ne diyeceğini bilememiş. Başlarına huni takıp oynamak işlerine gelmemiş. Deli oğlanın tahta çıkarılmasına sessiz kaldıkları için pişman olmuşlar. -.- ...