Tahtadan atları, kurşundan askerleri, lastikten topları, plastikten arabaları, kısaca, parayla satın alınabilen hiçbir oyuncağı olmamış yoksul bir çocuğun öyküsüdür bu öykü. O´nun, çocukluğu boyunca, bir tek oyuncağı oldu: bir horoz; gülibikli bir horoz. Gülibik, o yoksul çocuk için oyuncak olmaktan öte bir şeydi: bir dost, bir arkadaş, bir umuttu. Öyleyse bu öykü o yoksul çocukla Gülibik´in acılarını, umutlarını, arkadaşlıklarını da anlatır. O yoksul çocuk artık büyümüştür. Birçok okulda okumuş ...