Hayatı edebiyatın içinden yaşamaya başlayan insan bir süre sonra etrafındaki her şeye edebiyat penceresinden bakar. Gözbebeklerine damlayan bir yağmur tanesi, ruhuna değen rüzgâr, yanağına yaslanan kar, dimağına çarpan ses yazıcıda metne dönüşür. Tozunu almak için bile yaklaşamadığı sızılı hâtıraların, bilinçaltında yazılmak için sabır ve ısrarla beklediğini anlar ve sonra hatırlar; geçtiği belde merhametsizliğin, adaletsizliğin, öfkenin, çifte standardın, haksızlığın elinde yorgun düşmüştür. Yi ...