"Birden o geçti kapının önünden. Sadece fotoğrafımı değil hayatımı da süsleyeceğini işte o an anladım. Çocukken saka, iskete, flurya avlamak için kurduğumuz kuş kapanlarından birinin ipini çeker gibi bastım deklanşöre. Kalbim gürültüyle çarpıyordu. Heyecandan nefesim kesilmişti... İşte o an yine eskiden olduğu gibi ağırlaştı zaman... Sönmüş yıldızlara benzeyen cüce yaşantıma bir ışık dolmuştu ve önce ben, sonra da herkes, her şey, her yer, bütün İstanbul yok olmuştu. Gözümün önünde sürekli değiş ...