Bir adam İtalyan yazının soluk kesen sıcağında, terebentin ve talaş kokuları arasında ilk kez içine düştüğü aşkın ve hüsranın buruk, metalik tadını anımsayıverir. New York caddelerinin karmaşasında, bir tenis kortunda, üniversite kampüsünde, başka yataklarda, bambaşka bedenlerin sıcağında yarım kalmaya yazgılı bu ilk aşk çığlık çığlığa bir teselli vaat eder ona...
Çelişkiler ve saplantılarla dolu bir aşk bu; yorgun bir kale duvarı, kazdıkça daralan bir mahzen, yara kabuğunu kald ...