Elvis Presley mi? O, bu romanda; fazlasıyla. Krallığı, meşhur kahvaltıları ve kendisini hiç görmediği oğluyla birlikte. Bu novellada, yazarının hiç gitmediği Antartikadan Latin Amerikaya, Almanyadan Susurluka kadar yuvarlanan hikayeyi, kahramanının ağzından bir çırpıda dinleyiveriyoruz. Dil, bir caz parçasında üflenen notaların, vurulan ritimlerin doğaçlaması gibi. Dağınık, bir o kadar da müzikal. Kanseri yenebilecek bir yumuşaklığı var, kelimelerinin. Metinler arasında dolaşırken Bruce Springst ...