Hristiyanların, temel dini akidelerini makul bir şekilde savunamama ve kilise baskısından kaynaklı olarak deizmin ulûhiyet anlayışını benimsemiş olmaları anlaşılır bir durumdur. Aynı şekilde Hristiyanların, kilisenin dogmalarına ve katı tutumuna bir tepki olarak aklı ve bilimi, vahyin önüne almaları da akıl-iman ilişkisi noktasında geçirmiş oldukları sıkıntılı tarihi süreç de göz önünde bulundurulduğunda izah edilebilir bir durumdur. Ancak sürekli olarak akletmeye, düşünmeye, tefekkür etmeye vur ...