“İşte o ilkbahar sabahında dört bir yanı dolduran o geçici güzel enerjinin ortasında asansöre girerken aniden tüm varlığımı soğuk bir ter bastı ve bir damla mürekkebin kurutma kâğıdına yayılması misali, vücudumun hızla çevreye yayılarak yok olduğunu, aynadaki yansımamın da eriyerek kaybolduğunu hissettim. Asansörün içini, dört duvarını en küçük ayrıntısına kadar açıkça görüyordum ve aynı zamanda asansörün içinin bomboş olduğunu da görüyordum, yani ben asansörün içindeydim ve aynı zamanda ben yok ...