Elimin değdiği, bir zamanlar elinin değdiği her belge “Eski Sokak”a götürüyor beni. Kömür faturaları, doğup büyüdüğüm ahşap evin oturma odasına, üzerinde eski bir çaydanlığın fokurdadığı sobaya, yanan odun kömürün çıtırtılarını dinleyerek uykuya dalışlarıma; Pencere oyununun taslakları, hep aynı pencerenin önünde oturup sokaktan gelip geçenleri izleyerek günleri tüketen felçli anneanneme; okul defterlerimizin bir yüzü boş kalan sayfalarına not aldığın dizeler, sokağın devamındaki ilkokuluma, o s ...