Gün batmak üzereydi. Küçük Olimpos Dağı’nın eteklerinde, nazlı gelin duvağı gibi asılı duran sis bulutu, günün cılız ışıklarından kaçıp yamaçlarda oyalanıyor, oradan da ovaya iniyordu; ağırdan.
Uzakta, o yüzünü hiç göstermeyen puhu kuşunun kısık ve kesik ötüşü dağın gri kayalarında yankılandı. Hep sevdiği ses, iliklerine işledi bu defa. “Ya hayra alamet değilse bu?” diye geçirdi içinden, korktu.
Öyle çok korkar olmuştu ki son zamanlarda...
Son zamanlarda, son zamanlar ...