Yazmak; belki de âlem denilen bu uçsuz bucaksız meydanda, zaman denilen bu başsız ayaksız devranda bir var bir yok hükmünde, bir yanıp bir sönme rüknünde olan insanoğlunun bu menzile bir zerre mesabesinde de olsa bir nişan koyma emeli.
Belki de Hak ile batılın, fani ile bakinin bir arada dal budak saldığı devasa bir ağaç olan bu mihnetgedeye bir çentik olsun atabilme hevesi.
Belki de bir tutamlık mühletin esintilerini kör karanlıklardan çıkarıp da aydınlığa kavuşturma seferi.
B ...