“Gözleri desem mesela, hangi denizci cesaret edebilir o engin okyanusta kaybolmaya? Hele çatınca o kaşlarını, deli dalgalar dövmeye başlar ya insanın o kıyılarını işte o zaman çivi gibi çakılıp kalırsın olduğun yere.
Hani yağmur sonrası soğuktan titreyen serçe misali, yerlerde sürünürcesine...”
Ne vakit orkideli şehirler yorsa insanı, arka kapıdan çocukluğuna kavuşuyor olgunluk.
Soğuk odalarda, yün yorganların altından odun sobasında pişen ekmekle birlikte, portakal kabuklu ıhlam ...