Önümde güneşin battığı yere kadar uzanan geniş, dümdüz bir yol vardı. Yolun iki yanında, sanki bir şeyler dinler gibi yaşlı ve hazin kayın ağaçları sıralanmıştı. Üzerlerinde bir yaprak bile kımıldamıyordu. Bir gece kuşu havada sessizce uçup gitti. Bu kapkara kuş, insanın ruhunda canlanan anılar gibi, birdenbire görünüvermiş ve uzak karanlıklarda kaybolmuştu. Ben hep yürüyordum, önümde güneşin son ışınları yavaş yavaş sönüyor ve göğsümde;
"Gözlerimiz kör, ruhumuz da kör...
Tanrı'ya inan ...