“Bin bir zorlukla, denizleri, dağları, sınırları aşarak geldiğim bu soğuk kuzey ülkesinin iklimine; gri gökyüzüne, uzun yaz gecelerine, yıllar geçmesine rağmen bir türlü alışamamıştım. Kızıl bir imge olarak yaşıyordum geçmişimi. Göğe ekin biçilir gibi kıyılmış arkadaşlarım geliyordu gözlerimin önüne. Ben kaçıp gelmiştim ta buralara. Bencillikti, biliyordum. Gelen kara haberleri duydukça ‘dönmem gerek,’ diye karalar bağlıyordum. Yıllardır gidemediğim ülkem burnumda tütüyordu. Kızılırmak nazlı naz ...